Translate

7 Kasım 2013 Perşembe

Kültürümüzde Dövme Geleneği






Avustralya ile İtalya arasında Ötzlar Alplerinde bulunan ve M.Ö. 3300 yıllarında bronz çağından kaldığı düşünülen mumyanın, vücudu tamamıyla korunmuş olan buz adamına aittir ki, bu mumya bulunduğu bölgenin adıyla “Ötzi” anılmaktadır. Cesedin gövdesinde ve bacaklarında yoğun olmak üzere farklı yerlerinde 57 adet dövme bulunduğu, vücudunun bu bölgelerinde artrit olduğu için, terapötik amaçlı dövme yapıldığı kaynaklarca ifade edilmektedir. 

M.Ö. 2000’li yıllara ait olduğu tahmin edilen bir Mısır mumyasıdır. 

M.Ö. 900 ve 300 yılları arasında Maya kültürünün ruhani kültürüne ait dövmeler bulunduran cesetler. (Kayser 2010:7) 

Antik çağ yazarları da dövmenin Trakyalılar, Eski Yunanlılar, Galyalılar, Germenler ve Britonlar tarafından kullanıldığını belirtir. 

Eskimolar ve Sibiryanın doğusunda yaşayan bazı kabilelerde de dövme bulunan cesetlerin varlığı tespit edilmiştir. (Ana Britannica 474) Sibiryalı buz mumyaların (M.Ö. 400) özellikle gövde ve kollarında hayvan şekillerinde dövmeler tespit edilmiştir. (Barker 2002: 88-93) 

Nispeten eski olan bu tarihlendirmelerden günümüze yaklaştıkça eldeki bilgiler netleşmeye başlar. İlahi dinlere ait kayıtlarda dövmeye sıcak bakılmadığı görülmektedir. Hıristiyanlıkta dövme yasaklanmış ancak ilk Hıristiyanlar, bedenlerine Hz. İsa'nın adını ya da haç desenleri taşıyan dövmeler yaptırmışlardır. 

M. W. Thomson’a göre Musa Peygamber elleri ve alınlarını mistik sembollerle süsleyen Araplardan dövme adetini ödünç alarak kendi amacı için kullanmıştır. 

Katolik Kilisesi M.S. 4. yüzyılda “Tanrının imajını bozuyor” gerekçesiyle Roma’daki köle ve mahkûmların yüzüne dövme yapılmasını yasaklamış, 787 yılında Papa I. Hadrinan, vücudun herhangi bir yerine dövme yapmayı batıl inançları ve Paganizmi çağrıştırdığı için tümüyle men etmişti (Kadıoğlu 2002). 

İslam Peygamberi’nin de dövmeyi olumsuzlayan sözleri olduğu çeşitli kaynaklarca belirtilir (İslam Ans. C9: 521)

XVIII. yüzyıl sonlarında Avrupalı gemicilerin denizaşırı gezilerde 
Amerika Yerlilerinde ve Polinezyalılarda dövmeyle yeniden karşılaşmaları ve benimsemeleriyle Avrupa’nın liman kentlerinde dövme yapımı artmıştır (İslam Ans, C.9: 521). Buna bağlı olarak günümüzdeki İngilizce’de kullanılan “tattoo” sözcüğü Thatian-ta’tau teriminden İngilizceye geçmiştir (Barker 2002; 88-93). 

Bu dönemler sonrasında çağlar boyu Avrupa da kaybolan dövme geleneği, 19. yüzyıl İngiltere’sinde yeniden canlanır. Kaptan Cook’un 1769’daki ilk seyahatiyle birlikte denizciler arasında yaygınlaşıp egzotik biçimde renklilik kazanır. Galler Prensi 1862’de kutsal toprakları (Filistin’i) ziyaret edince koluna bir haç dövmesi yaptırır. Kral VII. Edward’ın oğlu George’un 1882’de Japonya ziyareti sırasında bileğine bir canavar motifi işlenmesiyle, dövme İngiltere’de krallık fermanı ile onaylanmış olur (Bulut 2002: 36-54). 

Hemen tüm milletlerde olduğu gibi Türklerde de dövme ve dövmeyle ilgili çeşitli uygulamaları tarihin derinliklerinden itibaren görmek mümkündür. Türk kurganlarında görülen özel bazı çizgiler R. Aspelins ve diğer araştırmacılar tarafından dövme olarak açıklanmıştır. Bu çizgili heykellerin hayvan biçimli kulakları ve diğer doğal olmayan tarafları onların insan değil muhafız ruhlar olduklarını düşündürmüştür. Kurganlarda görülen çizgilerin yansıra Pazırıkta gömülü Mongoloid alpın vücudunda, Taştık’ta bulunmuş Hiungnu ölü maskelerinde dövme izleri görülmüştür (Esin 2003; 268). 

Pazırık kurganında bulunan ve bir başkana ait olduğu kabul edilen cesette bulunan dövmelerde olduğu gibi, Hunlarda da asil ve kahraman kişilerin dövme yaptırabildiği, daha sonraları Kazak ve Kırgızlarda devam eden bu geleneğin yine kahramanlık niteliği taşıyan bireylerce uygulandığı bilinmektedir. 

Hun kurganlarında çıkan cesetlerde son derece kıvrak çizgilerle ve 
dekoratif bir anlayışla yapılmış düşsel yaratıklar ve koç figürlerinden oluşan dövmeler görülmektedir. Dinsel-büyüsel kaynaklı bu dövmelerin is olduğu; bulunan bir boyanın, deriye şırınga edilmesi ile oluştuğu düşünülmektedir (Diyarbekirli 1972;59-60). 

Taştık mezarlarında ve daha sonra Altın Yış mezarlarının birinde bulunan cesetlerde vücudun bazı kısımlarının av sahnelerini tasvir eden dövmelerle süslü bulunduğu görülmektedir. 



Kürşad Öncül,2012
KAFKAS ÜNİVERSİTESİ TÜRK HALKBİLİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI: 3  -PDF



         
Eski Türk Erkeklerinde Küpe Takma Adeti - LİNK


....

'Ulema' dövme ve küpeye el attı!

Günlük hayatın şekillendirilmesinde her geçen gün daha fazla sözü geçen Diyanet, dövme yaptırmanın "caiz olmadığını", erkeklerin küpe takmasının ise mekruh (günaha yakın) olduğunu açıkladı.




_____________ÇOK DA TIN !!!_______________